Çoğumuz kitap, dizi, film gibi kültür-sanat ürünlerinde fantastik öğelere yer verilmesini severiz. Gerçek bir hikaye anlatılsa bile araya fantastik malzemenin karıştırılması hikayenin çekiciliğini daha da artırdığını biliriz.
Yaklaşık bir yıldır Atiye dizisi ve bu sayede Göbeklitepe ismini de sıkça duymaya başladık. Ayrıca Türkiye’nin Milli Uzay Programı’nın tanıtımında konuşan Erdoğan, 2023 yılında Ay’a ilk teması gerçekleştirmek istediklerini açıkladı. Ardından, bu Türk vatandaşının “Belki bayanlardan bile olabileceğini” söyledi.
Bu arada günlerce vatandaşların ne amaçla kimler tarafından yerleştirildiğine yönelik senaryolar ürettiği monolitin ‘Türkiye Milli Uzay’ programın tanıtımı için Göbeklitepe yakınlarına dikildiği ortaya çıktı. Atiye dizisi ve Türkiye’nin Milli Uzay Programı’nın Göbeklitepe’de yapılması benim gibi pek çok kişinin de Göbeklitepe gerçek mi? diye düşünmesine ve araştırmasına sebep oldu.
Güzel tarihin sıfır noktası…
Muhteşem otantik ve tarih kokan taşları…
Dünyanın başlangıcı…
Mutlaka görmem gereken yerlerden biri Gobeklitepe. Ama sadece Atiye’yi izledim diye değil. Okudum. Araştırdım. Sanatla da yakından ilgili olduğum için dikkatimi çekti. Muhteşem atmosferi tuvale yansıtacağımı hayal edip heyecanlandım. Yoksa sadece “taştan ibaret” bir yer de olabilirdi nazarımda.
Paris’e Eyfel kulesine gidip “sadece bir demir yığını gördüm” demeye benzerdi bu. Yapıda ilginç detayları görmeyen, araştırmayan, okumayanlar için…
Göbeklitepe, insan aklının anlamakta zorlanacağı kadar olağanüstü bir yer. Şanlıurfa’ya 20 dakikalık bir mesafede, Örencik Köyü yakınlarında. 1995 yılında ilk kez Alman Arkeoloji Enstitüsü ve Şanlıurfa Müze Müdürlüğü’nün işbirliğiyle kazı çalışmalarına başlandı. Kazılar Alman arkeolog Doç. Dr. Klaus Schmidt’in başkanlığında yürütülmekte olup, her yıl eylül ve ekim aylarında 10 haftalık bir süreç içinde yapılmakta. Gök cisimlerinin hareketlerini takip etmek ve onlara tapınmak için yapıldığını iddia ediyor. Giulio Magli, iddiasını yaptığı simülasyonla Göbeklitepe inşa edildiği dönemdeki gökteki yıldızların konumlarının tespit ettiğine dayandırıyor.
İnsanlık tarihinin en eski medeniyeti. Mısır piramitlerinden binlerce yıl daha eski. Tam 12 bin yaşında. Göbeklitepe’nin sırrı halen çözülebilmiş değil…
Bir çobanın hayvanlarını otlatırken bulduğu Göbeklitepe, dünyanın en eski arkeolojik keşfi. Bugüne kadar yalnızca yüzde 5’i gün yüzüne çıkarılabilmiş. Hakkında pek çok iddia, söylenti ve efsaneler mevcut.
Göbeklitepe’deki tapınağın henüz kazılmayan Karahantepe, Sefertepe ve Hamzantepe’deki tapınaklarla birlikte bir dörtlü olduğunu savunan tarihçiler de mevcut. Kemik bulunamamasının nedenini mezar geleneği olmamasına ve ölülerin “Güneşe gömülmesi” yani açık havaya bırakılan cesetlerin yırtıcı kuşlarca yenildiği kuşların göğe yükseldiğinde ölülerin ruhlarının da göğe yükseldiğine inanıldığını savunan tarihçiler bulunuyor.
Arkeolog Klaus Schmidt, “Tüm kanıtlar gösteriyor ki burası insanlığın doğduğu yer. Göbeklitepe, Adem’le Havva’nın yaşadığı Cennet Bahçesi’ndeki bir tapınaktı” açıklamasıyla bütün ilgiyi çekmeyi başarmıştı.
Schmidt, 14 bin yıl öncesine ait buluntulardan yola çıkıp Adem ile Havva’nın yasak elma ağacının meyvesinden yiyerek kovuldukları yerin “Göbeklitepe” olduğunu ileri sürüyor.
Tapınak Şövalyeleri’nin kutsal kaseyi yüzyıllar sonra dönüp oraya sakladığı gibi söylentiler de var.
İnsanın muhtemelen ilk kez tarım yaptığı, yerleşik hayata geçtiği, mağara duvarlarına resim çizmekten ziyade, sistematik bir biçimde sanat yapmaya ve kültürel birikim oluşturmaya başladığı yer, başka bir deyişle ilk uygarlığın kurulduğu yer ülkemiz toprakları içinde… Günümüzden 12 bin yıl önce bir inanç merkezi, insanoğlunun ilk hac yerlerinden biriymiş. Peygamberler şehri Urfa’da olması tesadüf değil sanırım.
Pandemi olmasaydı gitmek için fırsat kolluyordum. Pandemi her şeye olduğu gibi buna da engel oldu. En büyük isteklerimden beri gece orada olup, aydınlatıcı bir obje ile 12 bin yıl önce orada yaşayanların yaptığı gibi dev taşlar üzerine nakşedilmiş tarihin en eski sanat eserlerini seyretmek. Ülkemin sahip olduğu en önemli arkeolojik alanlardan birisi, dünyanın da.
Koruyalım, kollayalım.