Öğretmenin biri 23 Nisan’da bayrak asmayan okulları sosyal medyada paylaşarak ilan ediyor.
Yetkililer tarafından okul müdürleri uyarılarak bayrak asmaları sağlanıyor.
Daha sonra okul müdürleri bu öğretmenden şikayetçi oluyor.
Kendilerini rencide ettiği gerekçesiyle adli ve idari soruşturma açılıyor.
Neticede öğretmen kınama cezası alıyor.
Ayrıca Ocak ayında hakim karşısına çıkmaya hazırlanıyor.
İşin içinde sendikal yaklaşımlar olduğu okunabiliyor.
Çünkü bayrak asmayan müdürler yandaş, şikayet eden öğretmen ise muhalif sendikadan.
Diyalog yerine çatışmaya girildiği için ceza alan muhalif oluyor.
Ama elinizi vicdanınıza koyup söyleyin, burada asıl suç kimin?
***
Bir de başka bir öğretmenimiz var:
Okullarda bazı sınıflar kademeli olarak açıldığı zamanlar…
Veliler öğrencilerini okula göndermek istemiyor.
Velileri ikna edemeyen öğretmen uzaktan eğitimlere devam ediyor.
Hem de her gün okuluna giderek!
Ders saatlerinde okulunda bulunarak öğrencileriyle uzaktan iletişime geçip derslerini sürdürüyor.
Boş duracağıma işimi yapayım diyor.
Ama o da ne?
Öğretmene soruşturma açılıyor!
Neden mi?
Uzaktan eğitimi sürdürdüğü için!
İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün durumla ilgili görüşü alınmadan uzaktan ders yapıldığı için!
Okulda boş vakit geçirmek yerine öğrencileri için bir şeyler yapmaya çalıştığı için!
Sizce suçlu mu bu öğretmen?
***
Hangi sendikadan ya da hangi görüşten olursa olsun…
Hangi din, mezhep ya da etnik kökenden olursa olsun…
İşini yapmaya çalışan insanların cezalandırılması hala söz konusu demek ki!
Elbette bu genellenmemeli…
Tabi ki bunlar çok uç, eser örnekler…
Ama en küçüğü bile utandırıyor insanı.