SON DAKİKA

Haber Ekspress

SIFIR TEMAS

SIFIR TEMAS
Bu haber 03 Mayıs 2020 - 0:20 'de eklendi.
Tülin Taylan SEZER

Çin’in Wuhan kentinden başlayarak salgın yapan yeni virüs, 2019 yılının Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde deniz ürünleri ve canlı hayvan satan bir pazar yerinde çalışan pazarcılar arasında ve buraya alışverişe gelenler arasında birçok kişide zatürre görülmesi üzerine dikkati çekmişti. Virüsün ortaya çıktığı tarihten bu yana akla gelen deli sorular, komplo teorilerinin bir sonucu mudur? Bilmemize imkan yok.

Her şey çok karmaşık ve korkutucu. Belki abartı var ya da bilmediğimiz birçok karanlık nokta.

Bir biyolojik saldırı da olabilir.

Gerçek olan şu; herkesin bildiği gibi dünya ölümcül bir virüsün tehdidi altında.

İnsanlık, tarih boyunca bir çok acı olay yaşadı, savaşlar gördü, kıtlık çekti. Çeşitli bulaşıcı ölümcül hastalıklar gördü. Veba gibi…

Koronavirüs salgını tüm dünyayı kasıp kavurmaya devam ederken dünyada ekonomiler, sağlık sistemleri, sportif faaliyetler, sosyal yaşam, kısacası her şey çökerken, psikolojilerimiz de çöküyor. En önemli konu sosyal mesafe ve sıfır temas… Şu yaşadığımız sıkıntılı dönemde en çok ihtiyacımız olan şey sevdiklerimizle bir arada olmak fakat olamıyoruz, öpemiyoruz, dokunamıyoruz.

Dokunma ve yakınlık güven yaratır ve bu özellikle çocuk gelişimi için çok önemlidir. Dokunma hissi özellikle de hastalık veya kaygı zamanlarında yetişkinlerde ve çocuklarda rahatlatıcı ve yatıştırıcı olabilir. Temas, çocukların sosyal ve fiziksel becerilerinin gelişmesinde fizyolojik ve psikolojik açıdan önemlidir. Dokunuş, çocukların sosyal bağ kurmasında da çok önemlidir.

Ayrıca fiziksel temas çocuklarda ve özellikle yaşlılarda iyileştirici ve yatıştırıcı olurken ne acıdır ki bu dönemde ne çocuklarla ne de yaşlılarla temas kurabiliyoruz. En riskli grup onlar olduğundan pandemi dönemini evde geçiriyorlar. Onların tabiriyle evde hapisler. Evet biz de evde olduğumuz şu günlerde yakında da olsa dokunamadığımız, aynı şehirde bile olsa kucaklaşamadığımız anne, babalarımız, evlatlarımız, dostlarımız, komşularımız, sevdiklerimiz… Ordasınız ya… Canınız sağ ya… Bu bizim en büyük zenginliğimiz.

Kucaklaşacağımız günler en büyük umudumuz… Sağlık olsun. Her sabah telefonumun sesiyle uyanıyorum. Arayan annem: – Neredesin? Günlerdir gelmiyorsun, bizi unuttun. Biz seni özlemiyor muyuz? Haydi bugün çık gel. Komşuları da çağıralım çaya…

– Anlamak istemiyor musun anne, koronavirüs var sizin sağlığınız için bi süre sıfır temas…

Bi kaç zaman böyle geçti onlara olayın ciddiyetini anlatana kadar… Bir çok arkadaşım da ailesiyle bu tür diyaloglar yaşadı. Büyüklerimiz daha duygusal ve alıngan oluyorlar yaşlandıkça… Olayı ters anlıyorlar.

İnsanlar geçmişte değişik şekillerde felaketler yaşamıştır. Her felaket sonucu yaratıcılığını kullanarak ortaya koyduğu çözüm yolları bulmuştur. Yani “bir adım geri gitmeden öne atılım yapamazsın” deyimini akla getiriyor bu durum. Yeni ilaçlar, yeni tedavi yöntemleri…

Hayatta her şey baştan sona değişti.

Bu süreç, aslında birçok şeyi gözden geçirmemize, yeniden birçok şeyi anlamlandırmamıza da vesile oldu. Hep çok yoğun olduğumuz inancıyla her şeyi ötelediğimizi, iç dünyamıza dönerek unuttuğumuz değerleri hatırlamayı, dış dünyadaki alışkanlıklarımızdan vazgeçip iç dünyamızda özgürleşebilmeyi, dünyanın aslında çok küçük olduğunu, bilimin ve eğitimin önemini, köylerin bomboş, tarlaların atıl, hayvancılığın ithalata bağımlı olduğunu…

Oysa tarıma, gıdaya, kendi kendine yetebilir bir gıda üretim zincirine sahip bir ülke olduğumuzu hatırlattı.

Bizi evlerimize yönlendirerek, aile içi iletişimi sağladı, çocuklarıyla baş başa kalan ana babalar, çocuklarını tanımaya başladı.

Kitap okumanın, belki resim yapmanın, müzik dinlemenin  güzelliğini hatırlattı.

Kendimize dönmeyi, iç sesimizle baş başa kalmayı…

Dünya paylaşmayı öğrendi. Birlik ve beraberliğin önemi ortaya çıktı. Herkes can derdine düştü. Sağlığın önemi anlaşıldı.

Kapı önünde, kafelerde hatta kahvelerde yapılan sohbetler bitti. Şöyle bir yürüyeyim, hava alayım, bugün kaç adım attım konuşmaları, komşularla sabah kahvesi muhabbetleri bitti. Dünyanın aslında çok küçük olduğunu, bilimin ve eğitimin önemini, mesela spor yapamamanın, hele hele grupla spor yapamamanın ne kadar acı verici bir durum olduğunu…

Hayatımız; mutfak, banyo ve yatak odası arasına sıkıştı kaldı. Akıllı telefonlar ve internet var, dolayısıyla iletişim devam edecek denebilir.

Koronavirüs, dijitalleşmeyi kaçınılmaz biçimde hızlandırdı. Zoom üzerinden eğitimler hızla arttı. Ancak video konferanslar insanların kendilerini özgür hissetmeleri için yetersiz kaldı. “Bilimkurgu ya da fantastik bir film izliyorum sanki” diyenler mi istersin… “Dünyanın sonu mu geldi acaba” diyenler mi…

Bizim zamanımızda internet mi vardı, Netflix mi vardı diye yakınanlar bile zorunluluk olarak teknolojiyi kullanmayı arttırdı. Online alışverişlere başladılar bile. Pek çok şirket de uzaktan çalışma modeline geçiş yaptı.

Birçok hizmet internet üzerinden verilmeye başlarken doktor görüşmeleri bile online ortama taşındı. Okullar kapandı uzaktan eğitime geçildi. Küçük bir çocuğun başarısının öğretmeni tarafından saçını okşayarak ödüllendirilmesi belki geçmişte kalacak ve biz yetişkinler ileride bu anıları çocuklarla paylaşacağız.

Tabii bu durum ne kadar sürecek bilemeyiz. Sanki bir kırılma noktası. Yeni bir dünyaya adım atmak gibi…

Sen, ben, o, bu, şu kavgaları artık son bulmalı. Tüm dünya insanca yaşamalı. Koronavirüs, insanlığa ders olmalı ki bu korku ve panik dolu günleri bir kez daha yaşamayalım.

Peki biz bu süreçten neler öğrendik?

Her şeyin insanla güzel olduğunu, insanın insana muhtaç ve sosyal bir varlık olduğumuz gerçeğini… Şükretmeyi, dua etmeyi, ailemizle kaliteli vakit geçirmeyi, günlük hayatın koşturmacasında ne kadar ruhumuzun ve bedeniminizin yorulduğunu fark ettik… Bundan sonra hayatı daha farkında olarak yaşarken doğayla temasta olmanın güzelliğini, doğaya karışarak onun güzelliğini ve önemini kavrarken korunması gerektiğini de hatırladık.

Doğanın hakimi değil, onun bir parçası olan bizler, karşılık beklemeden bize çok büyük hizmetler sunan doğanın kıymetini bir kez daha anladık, en azından dileğimiz anlamış olmak. Hoyratça kullanıp yok etmemek. Doğayla temas, insanlarla sıfır temas…

 

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER
SON DAKİKA
şanlıurfa urfa