SON DAKİKA

Haber Ekspress

Bizim Derdimizle Dertlenmeyen Bizden Değildir…

Bizim Derdimizle Dertlenmeyen Bizden Değildir…
Bu haber 07 Şubat 2019 - 14:26 'de eklendi.
Naz Tuana DOĞDU

Şimdi bir konuda yazmak istiyorum.

Birçoğumuzun beter olsunlar dediğini duyar gibiyim. Seçim gelse yine değişen bir şey olmaz akıllanmaz bu millet, her şey müstahak gibi söylemleri de çoğaltabiliriz. Buna örnek vermek gerekirse Soma’da yaşanan acı olaylardan sonra AKP’nin yüksek oy alması, isyan eden çiftçilerin, işçilerin gidip oylarını yine AKP’ye vermesi gibi örneklerle çoğaltabiliriz. Bu insanlarımızın bile bile halâ oyunu AKP’ye vermesi sadece onların suçu değil. Neden? Sistem zaten bu tarz insanları çoğaltmak üzerine kurulmuş.

Sistem; okuyan, sorgulayan, araştıran, hakkını arayan insan tipini istemez. Ne yazık ki bu insanlarımız analitik düşünemiyor, sorgulama yetenekleri elinden alınmış, düşünmek yok, ezber üstüne kurulmuş bir hayat, toplumun verdikleri ile yetiniyor ve sınırlarını aşamıyorlar, kapalı olarak yetişiyorlar ve herhangi bir kültür, farklı düşünce nüfuz etmiyor.

Böyle insanları popülist yöneticiler kolayca kandırabiliyor, çünkü önüne ne konulursa sorgulamadan inanabiliyorlar. Vatan, millet, bayrak, din ve imparatorluğa dönüyoruz diyerek bu insanları konsolide etmek ve yönlendirmek çok kolay. Şöyle, bir yandan kaybedilmiş imparatorluk sendromunun (aşağılık kompleksi, yabancı düşmanlığı, komploculuk) beslediği “Batı’ya karşı yeniden diriliş” masalı. Bir yandan elitlere karşı duyulan nefretin beslediği “vesayet rejimine karşı diriliş” masalı. Bir yandan da, Anadolu’nun harcı olan İslam inancıyla birlikte dini kalkan olarak kullanarak “kafirlere karşı yeniden diriliş” masalı.

Bunlar, hayatta hiçbir başarısı ve vasfı olmayan, Dünya’nın kalanından her anlamda kopuk insanlar için özellikle çekici, çünkü ilk defa “kazanan tarafta” olduklarına inanabiliyorlar.

7 /24 televizyonda yapılan propagandayla da nereye çekilirse oraya gidebiliyorlar.

Bizlerin suçu şurada, biz halka inemiyoruz. Kendini entelektüel aydın addeden insanlarımız idealist değil.

Hayatları daha iyi, daha iyi şartlarda yaşıyor birçoğu, yerinden konuşmak konforlu, yazmak çok daha kolay. Elini taşın altına sokmak, çaba göstermek bunlar için zor. Buna bir örnek vereyim.

Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabını bilenleriniz vardır. Bataklıklar ülkesinden nasıl beyaz zambaklar ülkesine dönüştüğünü anlatan bir kitap. Bir avuç aydının aslında isteseler ve çabalasalar neleri başaracağını anlatıyor. Halkı geri kalmışlıktan kurtarmak için seferberlik ilan ettiğimiz ve uygarlık mücadelesi verdiğimiz Cumhuriyet sonrası dönem aslında bizlere örnek olmalı.

Atatürk ve arkadaşları ile yeniden diriliş zamanlarındaki gibi kısa süre içinde eğitim ve kültür hamlesi ile neler başardığımız ortada. 1945 sonraki süreç, özellikle 1980, ve sonra 2002 sonrası süreçle kolumuz kanadımız kırıldı. Halka inmeli yılmadan anlatmalıyız. Tabii ki, Köy Enstitüleri bu ülke için çok büyük bir yara…

“Ülkede çalışan ve üreten her bir insan, bir değerdir. Bunun yediği-içtiği her şeyi, tüketimini hesaplayınız. Mantıklı bir şekilde yetiştirilen her insanın ülkeye neler kazandırabileceğini bir düşünün!.. Bir de üretmeden tüketenlerin, sarhoşların, asalakların maliyetlerini karşılaştırın. Eğer halkımız eğitim görmüş olsaydı, bunların her biri ülke için millet için çalışan, üreten birer güç kaynağı olurdu.”

Özetle arkadaşlar;

Bizim derdimiz siyaset değil. A partisi B partisi hiç değil. Bizim derdimiz evine ekmek götüremeyen anneler ve babalardır. Bizim derdimiz üç kuruş para kazanmak için küçücük bedenini ve hayatını sömüren bir şerefsizin zenginliği için ortaya koyan çocuk işçilerdir. Bizim derdimiz canlı canlı mezara sokularak madende en kötü şartlarda çalışmaya zorlanarak hayatını kaybeden emekçilerdir. Bizim derdimiz trilyonlarca para kazananlar vergilerini vermezken, üç kuruş para kazanan insanlarımızın ağır vergilerle can çekişmesidir. Bizim derdimiz hakkını arayan işçinin, emekçinin yanında olmayıp patronları kollayanlarladır. Bizim derdimiz okumuş emek vermiş insanlarımızın iş bulamadığı için intihar etmek zorunda kalmasıdır. Bizim derdimiz bugün “açım, işsizim” diyen annenin haykırışlarıdır. Bizim derdimiz kendini yakan, intihar eden babalardır. Bizim derdimiz Bakan’ın yeğeni diye son sırada olan birinin kazanması ve buna haber yasağı gelmesidir. Bizim derdimiz sömürülerdir. Bizim derdimiz kendileri şatafatlı saraylarda lüks içinde en iyi hayatları yaşarken sefil bir hayata mahkum edilmişlerdir. Bizim derdimiz insanca yaşamdır, boyun bükmeden, kul olmadan.

Etiketler :
HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER
SON DAKİKA
şanlıurfa urfa