Sürekli okul dönüştürüp duruyoruz.
Son yirmi yılda süper liseden çok programlıya, Anadolu imam hatipten proje imam hatipe denenmeyen formül kalmadı.
Ama çözüldü mü sorun?
Elbette hayır!
Çünkü sorunumuz bu şekilde çözülebilecek bir sorun değil.
Bunu anlamamakta ısrar edenler neyin peşindeler bilmem!
Sınavları hiç sormayın zaten!
Sürekli bir sınav değişimi de söz konusu.
Son yirmi yılda benim sayabildiğim altı değişim oldu.
Bunlardan en iyisi ve adaletlisi TEOG bile çok uzun sürmedi.
Belki de sürdürülmek istenmedi!
Bir gecede; ‘Sınav kaldırılmıştır.’ diyerek bütün nitelikli liseler yerle bir edilip yenilerini oluşturmak için kollar sıvandı!
Amaç nitelikli imam hatip liseleri kurmaktı ama o da başarılamadı.
Hepsinin de hakkını yemeyelim birkaç hatırı sayılı var ama büyük çoğunluğun durumu ortada!
Adını değiştirerek bir yere varılamayacağı bir dirhem aklı olan her kesin kolaylıkla anlayabileceği bir konuyken neden böyle davranıldığını anlamak güç!
Ya akılda bir sorun var ya da niyette!
Niyet iyileştirmek değil de ele geçirmek olunca sonuç da kaçınılmaz oluyor.
Artık neyi kimin elinden alıyorsa!
Kendi bindiği dalı kestiğinden haberi olmayan zavallıların ülkeye verdiği zararı inanın teröristler bile veremiyor.
Ama lafa gelince vatan millet Sakarya, onlardan iyisi yok dünyada…
Nitelik sıfırın altında ama özgüven tavanda.
Ne olacak bu eğitimin hali?
Umursayan var mı?
Eğer varsa, yapılması gereken ilk iş: Bakanlık bünyesindeki tüm yöneticileri ALES sınavına sokmak olmalı.
Belirlenen barajın altında kalanlar hemen görevden alınmalı.
Paralelcilerden bile daha hızlı bir şekilde hem de!
Bizdeki üniversite mezunu dünyanın başka ülkesinde yoktur herhalde!
Yüzlerce üniversitemsi okulumuz var ama eğitim kalitesi lise seviyesinde!
Mezunları ise kendini üniversite mezunu zannederek iş arayışında…
Netice işten anlamayan işsiz yığınlar…
Bir yolunu bulup kadro alanlar da hizmet vermekten çok karışıklık yaratıyor.
Beklentileri yüksek ama emek vermek gibi bir gayeleri yok!
Üstüne üstlük örgün eğitimde çok süpermişiz gibi bir de açık öğretim bölümleri hızla artıyor.
Dersleri açıp eğlencelerine bakarak, sınavlara çift bilgisayarla ya da toplu olarak girip kopya ile mezun olanlar bu ülkeyi kurtaracaklar!
Gençleri buna inandırmak kolay ama devletin kendini kandırması gerçekten içler acısı.
Velev ki nitelikli eğitim verildiğini varsayalım,
Dünyanın en iyi üniversitelerine sahip olduğumuzu hayal edelim,
Her mezunumuzun dünyayı kurtaracağını hayal edelim,
Peki gerekli ahlakı almamış olan nitelikli kadrolar ne işe yarayacak?
Bunu her şeyin mükemmel olduğunu düşünerek soruyorum!
Şimdiki hali de siz düşünün!
Peki çözüm?
Daha önce de defalarca söylediğimiz gibi: Anaokulu!
Anaokulu her halükarda üniversiteden daha önemli bir eğitim kurumu.
Yedi yaşına kadar eğitmediğiniz bir beyne ne öğretirseniz öğretin…
Şansa bırakarak, aradan birkaç iyi örneğe odaklanarak iki ileri bir geri yapsak da,
Kalıcı bir iyileşme için bunun devlet politikası haline getirilip siyasiler tarafından benimsenmesi şart!
Zorunlu eğitimin dört yaşından sonra anaokulu ile başlaması çağımızda yapılabilecek en büyük eğitim hamlesi olabilir.
Bunun eğitim yöneticilerinin fark etmemesi mümkün değil ama önlerindeki engel nedir bilinmez!